Türk sineması; Sinemacılar Dönemi (1950-1960)
Sinemacılar Dönemi
1950-1960’lı yılları kapsayan Sinemacılar Dönemi, Türk sinemasının temellerinin atıldığı ve birçok yeniliğin sanata kazandırıldığı kuşağa verilen isimdir. Sinemacılar Dönemi, Tiyatrocular Dönemi ve Geçiş Dönemi’nden sonra sinema kavramının kullanılmaya başlandığı dönem olarak kabul edilir. Sinemacılar Dönemi’nin başlamasında siyasi ve ekonomik nedenler oldukça etkili olmuştur. Aynı zamanda ilerleyen süreçlerde de ekonomide ve siyasette büyük değişimlere yol açacaktır. Sinemacılar Dönemi, Belediye Eğlence Resmi’nde 1948 yılında yapılan indirimle başlar. Bu indirim, yapımevlerinin ve film yapımının birdenbire çoğalmasına yol açacaktır.

1948 yılında, Türk sineması açısından sonraki yıllar dönemli etkiler yapacak bir yasal düzenleme gündeme geldi. Aslında, ekonomiye ilişkin basit bir düzenleme olan Belediye Eğlence Resmi’nde yapılan indirim, kısa süre içinde çok daha fazla film çekilmesine ve yeni yapım şirketlerinin kurulmasına neden oldu.
Sinemacılar Dönemi, halkı memnun etmeye yönelik aşk ve aile temalı filmlere imza atıldığı bir dönem olarak kabul edilir.
Sinemanın ülkemize gelmesiyle birlikte, insanların eğlence anlayışında büyük değişiklik olmuştur. Devlet ise halkın isteklerini yerine getirme uğruna ülkenin dört bir yanında birçok yeniliğe imza atmıştır. İktidar partisinin kara yolları yapımına ağırlık vermesi Anadolu’nun kırsal kesimine ulaşımı sağlamış, o döneme kadar büyük şehirlerde varlık gösteren sinemanın Anadolu’ya açılması bunlardan bazılarıdır.

Sinemacılar Dönemi’nin en önemli ismi olan yönetmen Ömer Lütfi Akad, Türk sinemasının gelişimi sürecinde birçok projeye imza atmıştır. Eski tiyatroculardan olan Ömer Lütfi Akad, Sinemacılar Kuşağı’nın öncülerinden biri sayılır. Hürrem Erman’ın desteğiyle 1949’da ilk filmi olan ‘Vurun Kahpeye’ eserini çevirmiştir. Halide Edip Adıvar’ın romanından uyarlanan Kurtuluş Savaşı filmi ‘Vurun Kahpeye’ filmi zamanın koşullarında oldukça başarılı bir eser olarak kabul edilir. Daha ilk filmiyle beklenmedik düzeyde başarıya ulaşan Akad, özellikle de 1952’de “Kanun Namına”yla Türk sinemasında bir “dönemeç” oluşmasında büyük etkiye sahip olacaktır.”Kanun Namına” şehir hayatını ve yozlaşmayı hedef aldığı kurgusu ile beklenmedik bir ilgiye maruz kalmıştır. Kent yaşamını anlatmasının ardından Akad, 1955’de ‘Beyaz Mendil’ filmi ile bu kez taşra halkına yönelip kırsal kesimi anlatarak farklı bir noktaya parmak basacaktır.

Türk sinemasının tarihsel gelişimi içinde ilk ustalardan biri olarak yerini alan Akad’ın daha sonra yaptığı filmlerde de oldukça başarılı olmuştur. Bu dönemde çektiği başarılı filmler ile göz önüne çıkan Akad’ın, ‘Altı Ölü Var’ (1953), ‘Öldüren Şehir’ (1954), ‘Beyaz Mendil’ (1955), ‘Ak Altın’ (1957) ve ‘Üç Tekerlekli Bisiklet’ (1962) sevilen filmlerinden bazılarıdır.

Aynı zamanda Muhsin Ertuğrul da, Sinemacılar Dönemi’nin en başarılı yönetmenlerinden biri olarak gösterilen isimler arasındadır. 1953 yılında ‘Halıcı Kız’ adlı filmi Türk sinemasının ilk uzun metraj filmi olarak kabul edilir.

Yaklaşık 20 yıl süren Sinemacılar Dönemi’nde Sefa Önal 400’den fazla senaryosu ile dünya çapında en başarılı senaristlerden biri seçilmiştir. Ayhan Işık, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Filiz Akın, Ediz Hun ve Belgin Doruk bu dönemin başarılı oyuncularındandır. Toprağın Kanı, Susuz Yaz, Kanun Namına, Sayın Bayan, İngiliz Kemal bu dönemin sevilen filmleri arasındadır.

Vurun Kahpeye filmi: